30 Ağustos 2010 Pazartesi

“Yemek İstanbul’u Temsil Eden Kültürel Bir Değer Değildir” Diyen “İSTANBUL 2010” Etkinliklerinde “Mobil Mantı Keyfi” Hizmet Veriyor.


Mantı Keyfi Kurucu Ortağı Yakup Aksoy “Bizim gündemimiz ve yol haritamızı belirlemişiz, ve ilerlemeye devam ediyoruz.. Onun için İstanbul 2010’un yemek kültürü konusundaki negatif tavrına rağmen etkinliklerinde yer almaya devam ediyoruz. Çünki İstanbul’u, evimizi, işimizi, ülkemizi karşılık beklemeden çok seviyoruz.” Diyor.



Mantı’yı Türk Mutfağı kimliği ile marka yapmak faaliyetini farklı renkli ve sıra dışı uygulamalarla yürüten Mantı Keyfi bu konudaki her fırsatı en iyi şekilde değerlendirmekle de biliniyor. Bu karakterinden dolayı firma İstanbul 2010’da hem iyi hizmet verecek hem de bu sayede mantı’nın yerli ve yabancı çok geniş kitlelerce tanınmasını ve “İstanbul, Türk Mutfağı, Saray ve Halk Mutfağının” en özel ürünü olduğunu göstermeyi planlıyordu.. İstanbul 2010’a 3 yıl kala 2007’de “Mobil Mantı Keyfi” projesi hazırlandı ve 2010 ajansına sunuldu. Mantı Keyfi’nin denenmiş uygulanmış ve hem İstanbul 2010, hem de Türk Mutfağına değer katacak bu projesi “Yemek İstanbul’u temsil eden kültürel bir değer değildir” yazılı gerekçesiyle reddedildi.

Ev partilerinden açık alan etkinliklerine kadar istenen her yerde 10 kişiden 100 bin kişiye kadar her kalabalığa yerinde kurulan “Mobil Mantı Keyfi” hizmet verir.
2005 yılında kurulan ve sektörde yenilik ve trend uygulamalarıyla bilinen Mantı Keyfi’nin ilk müşterileri yemek yedikten sonra “Mantılar çok lezzetli başka yerde şubeniz var mı” diye sorarlardı. Bu müşterilerin talebini karşılamak için daha ilk yıldan itibaren “20 porsiyon ve daha çok siparişlerinizde dilediğiniz mekana gelelim, orada mantıyı pişirip, yetirip restaurant fiyatıyla size hizmet verelim” prensibiyle Mobil Mantı Keyfi çalışmaya başladı.. Bu uygulama bir yıl kadar Yemek Sepeti’nde net ortamında müşterilere de hizmet verdi. Mobil Mantı Keyfi İstanbul 2010’a gelinceye kadar hizmet verdiği bazı etkinlikler, Rock’n Coke 2007 Hazerfan Celebi Havaalanı ve 2009’da Formula1 Pisti, Ramazan’da Sultan Ahmet Şenlikleri, İstanbul Yat Yarışları, İstanbul caz festivali, Üniversite Şenlikleri, Boğazlar Komutanlığı Yat Yarışları, KG&CC’da Horse Show, Chill Out İstanbul Festivalleri, Ev ve iş yeri partileri başta olmak üzere yüz binlerce insanın bulunduğu yere gidip mantı mutfağı kurup satarak bu lezzet ve kültürle tanışmasını sağladı. Mantı Keyfi, İstanbul 2010 ajansının mantıyı ve yemek kültürü konusundaki bu negatif tavrına rağmen ısrarla işi takip etmiş ve kıt kaynaklarıyla “İstanbul 2010 Ahırkapı Şenliklerinde Mantı Keyfi Var” sloganıyla bulunmuş binlerce kişiyi Mantı Keyfi ile tanıştırmıştı. Açık alanlarda daha iyi hizmet vermek için mantı ve içeceği bir karton tava ile tek elde taşınan “mantı ve içecek taşıma kabı” tasarlandı ve çok beğenildi, kullanılıyor. Aynı süreçte ev ve işyerleri için “Paket Servis İle Mantı Keyfi” kutusu tasarlandı ve bu kutu ile emsal ürün ve mantının yarışması sağlandı.

İşte Mantı Keyfi; İstanbul silüetinin olduğu bir aracı “Mobil Mantı Keyfi”ne dönüştürüp bu araçla İstanbul 2010 etkinliklerinin olduğu yerlerde hizmet vermeyi planlamıştı. Yapılacak bu çalışma hem İstanbul 2010’renk katacak, mantı ve Türk mutfağı kültürümüzü tanıtacak hem de Mantı Keyfi’nin global bir yiyecek markası olmak yolunda ivme kazanmasını sağlayacaktı.

Aşağıda İstanbul 2010 Ajansı’nın Reddettiği “Mobil Mantı Keyfi” ve diğer projelerle ilgili (21 ağustos 2010 Cumartesi tarihli Zaman Gazatesi) haberini aynen veriyoruz:
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1018096&title=2010un-reddettigi-muthis-projeler&haberSayfa=1

2010'un reddettiği müthiş projeler!

İstanbul'un Avrupa Kültür Başkenti yolculuğu devam ediyor. Proje başvuruları ise 2009 Nisan'ında sona ermişti. 2 bin 433 projeden sadece 614'ü İstanbul'a layık görüldü.

Oysa kıymeti anlaşılamayan daha birçok fikir vardı. Burhan Öçal'lı davul şov ve 'İstanbul'da Evlenelim' projesi ve Mobil Mantı Keyfi bunlardan bazıları. İstanbul'da 2010 çiftin evlendiği bir düğün hayal edin. 4 bin 20 insanın 'evet' diye haykıracağı, 3 gün 3 gece sürecek masallara layık bir düğünden bahsediyoruz. 'Gelini damadı geçtim, konu komşu akraba bunca insan nereye sığar, yeterli nikâh memuru var mı, acaba kaç gelin aynı gelinliği giyerek pişti olur' sorularının aklınıza gelmesi normal. Rakamın 2010 olması da dikkatinizi çekmiş olmalı. Çünkü 'İstanbul'da Evlenelim' adlı proje, İstanbul'un tanıtımına destek vermek amacıyla 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'na sunulmuş projelerden sadece biri. İstanbul'un başarılı bir kültür başkenti olması için projesini kapan 2 bin 433 kişi, 2010 Ajansı'nın kapısını çaldı. Çaldı çalmasına ama sadece 614 proje kabul edildi. Ajansta koordinasyon kurulu, danışma kurulu, yürütme kurulu derken birçok insan projeler üzerinde kafa yordu. 'İstanbul'da Evlenelim' gibi birbirinden ilginç fikirler ise sınavı geçemedi. Sınavı geçemeyen enteresan projelerden biri de 'Nazar Değmesin İstanbul' projesi. Galata Kulesi, Kız Kulesi, Ayasofya Müzesi, Topkapı Sarayı, Yerebatan Sarnıcı gibi tarihi mekanlara devasa nazarlıklar yerleştirilmesini içeren proje kabul edilseydi tarihi mekânlarda el emeği dev nazarlıklar karşılayacaktı bizi.
Nazarlıklarla da iş bitmiyor üstelik. 'Dilek Ağaçları' projesi de onaylansa İstanbul'un dört bir yanında sadece nazarlık değil, çul çaput bağlanmış ağaçlar da görecektik. Bu projede İstanbul halkının dileklerini bağlayacağı ağaçlar tasarlanmış. 2010 başkentleri olan Essen ve Pecs şehirlerindeki meydanlara da bu ağaçlardan konulacak ve onların İstanbul ile ilgili dilekleri öğrenilecekti. Böylece kültürlerin kaynaşması sağlanacaktı. İstanbul'u bu şekilde tanıtmanın ne kadar doğru olduğu ya da halkın bu ağaçlara ne kadar ilgi göstereceği tartışılır tabii. Ağaçlardan bahsetmişken İstanbul'daki binaların yeşillendirilmesi fikrine değinmemek olmaz. Doğaseverler kültür başkentine renk vermek istemiş olmalı ki, binaların cam önlerinin canlı çiçeklerle süslenmesini önermiş. Çiçek bakımı zor iş. Bu proje de kabul görmemiş.

2010'da tek telefonla mantı kapınızda!
Dünyaya İstanbul'u tanıtmaktan bahsediyoruz. Sadece tarihi ve kültürel yapısını değil, Türk kızlarının güzelliğini de duyurmalıyız diyen de olmuş. Buradan yola çıkarak 'Dünya Medeniyetler Kraliçesi Yarışması planlanmış. İstanbul, sadece İstanbullular için değil, tüm dünya için bir cazibe merkezi ne de olsa. Medeniyetler beşiği Türkiye'nin tanıtılması amacıyla dünyanın dört bir yanından kızların katılmasıyla yapılacak bir yarışma düşünülmüş. Bu fikir de ajans tarafından kabul görmemiş.
Türk mutfağı dillere destan olunca yemek konusunda proje gelmemesi mümkün değil. Hele ki hazırlaması zahmet isteyen mantı söz konusuysa... 2010 Ajansı'na gelen 'Mobil Mantı Keyfi' projesi, İstanbul'un dört bir yanına kurulacak mantı merkezleri sayesinde bir telefonla mantınızı kapınıza kadar getirecekti. Mutfak konusunda reddedilen tek proje bu değil. 'Gizli Tatlıların Göçü' projesinde İstanbul'a göç edenlerin yöresel tatlılarının araştırılması planlanmış. Böylelikle kültürler arası etkileşimin mutfak kültürüne yansıması tespit edilecekmiş. 'İstanbul mutfağı' temalı yemek davetinde ise İstanbul'un 4 büyük üniversitesinde yöresel mutfağa ait yemekler öğrencilerin beğenisine sunulacakmış. Bu fikir, arkadaşlarını düşünen bir öğrenciye ait olsa gerek. Mantılar, tatlılar bir kenara Osmanlı şerbetleri de unutulmamış. Şerbetlerin, tarihi eşyalarla dekore edilmiş mekânlarda sunulması düşünülmüş. Ama nafile o da reddedilmiş.

Boğaz Köprüsü, piyano şeklinde boyansın
2 bin 433 başvurunun içerisinde sanata dair işler de var. Örneğin, Boğaziçi Köprüsü'nün piyano şeklinde boyanması ve köprüde konserler verilmesi gibi. Ancak bu konser, İstanbul'un 7 tepe olmasından dolayı 7 tepede dev ekranlarda verilecekmiş. Sanatla ilgili bir başka projeye yöneliyoruz. Tüm İstanbullulara davul dağıtılması fikriyle karşılaşıyoruz bu kez. Müzisyen Burhan Öçal eşliğinde İstanbul'un ritim atölyesine çevrilmesi planlanmış. Binlerce insanın davul çaldığı bir İstanbul'u hayal etmek ilginç doğrusu. Zira davulun sesi uzaktan hoş geliyor. Bunca gürültüden sonra daha renkli bir projeye geçiyoruz. '2010 Işıldağı' projesi, İstanbul'u ışıklara boğacakmış neredeyse. Konserlerde kullanılan ışıl ışıl oyuncaklar İstanbul'u tanıtma aracı olarak kullanılabilir mi merak ederken bu fosforların çok farklı olduğunu öğreniyoruz. Çok farklıdan kastettiğimiz ise üzerlerinde 2010 logosu olması sadece. Avrupa'nın Kültür Başkenti'ni dünyaya tanıtmada yetersiz görülmüş ki bu fikir de reddedilmiş.
'İstanbul Jonglörlerle Şenleniyor, Eğlenerek Öğreniyor' adlı proje ise sanat, spor, bilim, müzik, dans, koreografi, tiyatro, akrobasi gibi konuları birbirine bağlayan çok yönlü bir disiplin olan jonglörlüğün sokaklarda gerçekleştirilmesini içeriyor.
İstanbul'un tanıtımı bu özgün projelerle sınırlı değil elbette. Sirk festivalinin yapılmasından tutun da akrobasi uçuşlarına varıncaya dek birçok proje 2010 Ajansı tarafından uygun görülmemiş.

http://www.mantikeyfi.com
http://www.yakupaksoy.blogspot.com
http://www.dailymotion.com/yakupaksoy