İstanbul Vefa’da ara sokakta bulunan tarihi küçük Vefa Bozacısı’na girerken ayak izlerinden eriyen mermer eşiğe bakın; 130 yıllık sevgi, bilgi, sabırla dolu “Vefa Bozası” marka yolculuğunun izlerini ve resmini göreceksiniz.
İstanbul’da sonbaharın ve kışın geldiğine sevinmeniz için en iyi sebeplerden biridir “Vefa Bozası”.. Vefa’da daracık sokaklarda ilerlerken küçük tarihi binanın kapı eşiğinin 130 yıldır içeri giren insanların ayak izleriyle eridiğini görür vefa bozasını lezzetle yudumlarsınız. “Boza”yı “Vefa”yla buluşturan sürecin başlangıç ve devamı bu konuda yapılan çalışmalar örnek-ders alınabilecek gerçek bir marka hikayesidir.
1870 yılında Arnavutluk'tan İstanbul'a gelip yerleşen dede Hacı Sadık Bey, o yıllarda bozanın sulu kıvamlı ve ekşi lezzetli biçimde 200 kadar Ermeni vatandaş tarafından yapılıp satıldığını görmüştür. Zamanın saraylı ve aristokrat ailelerinin ve bürokratlarının oturduğu Vefa'ya yerleşen Hacı Sadık Bey, bu günkü haliyle sevilen koyu kıvamlı ve hafif ekşi lezzetli Vefa Bozası'nı imal etmiş ve 1876 yılı Eylül ayında Vefa Bozacısı adı ile bozacılığı hem bir meslek hem de bir marka haline getirmiştir.
Hacı Sadık Bey, saray ve çevresinde de rağbet gören bu özel Türk içeceğini oluşturduğu yeni kıvam ve lezzeti koruyabilmek için yıllarca bizzat kendisi imal etmiştir. Daha sonra oğlu İsmail Hakkı Vefa'yı yanına alarak Vefa Bozasının yapımına uyumunu sağladı. Bir yandan Edebiyat Fakültesinde okuyan İsmail Hakkı Vefa, bir yandan da Haliç Tersanesinde makine işleri yapan bir akrabasıyla işbirliği yaparak bozanın makine ile üretimini başarmış ve diğer iş kolu olan üzüm sirkesinin üretimini de arttırmıştır.
Halen, Tarihi Vefa Bozacısı dükkanında Ekim ayından Nisan ayına kadar Boza, Nisan ayından Ekim ayına kadar da kuru üzüm şırası, dondurma ve limonata satışı yapılmaya devam etmektedir.
Dördüncü nesil olarak, sirke üretiminde büyük atılım yapan Vefa Bozacısı A.Ş. Çorlu'da dünyanın en ileri teknolojilerini kullanarak modern bir tesis kurmuştur.
Günümüzde hemen köşeyi dönmek, akşam yatıp sabah zengin kalkmak hayallerinin yaşam kültürü sayıldığı dikkate alınırsa “Vefa Bozası” markasının değeri daha iyi anlaşılmış olur. İşi bilgi, sevgi ve sabırla yapmak yüz yıllık, bin yıllık planlar dahilinde çalışmak çalışanlara, bölgeye ve ülkeye kalıcı değerler kazandırdığının en güzel örneğidir “Vefa Bozası”. Bu vizyonla çalışmak uzun zamanda kümülatif olarak değer artışını sağladığı gibi kısa dönemde de sahiplerine devamlı fayda sağlar.
Mantı Keyfi 2010 ve sonraki 100 yıl için büyüme hedef ve planlarını hazırlarken “Vefa Bozası”ndan güç ve ilham alıyor.
Mantı Keyfi’nin Kurucu Ortak-Yönetim Danışmanı Yakup Aksoy yaptığı açıklamada “Yıllardır sonbaharı Vefa Bozası içerek keyifle karşılarız.. Vefa bozasına girerken kapı eşiğinin müşteri adımlarıyla eriyen mermerine sevgi, ilgi ve hayranlıkla bakar bozamızı yudumlarız. Mantı Keyfi’nin 100 yıllık büyüme hedef ve planlarını hazırlarken bu resim ve duygular bize heyecan ve ilham verdi” diyor..
2005 yılında kurulan Mantı Keyfi bugün 16 adet franchise şube ile ilerliyor. Yapılan franchising sözleşmelerinin yakın zamanda uygulanması ile şube sayısı 19’a çıkacak. Şube sayısının artmasına paralel olarak yeniden yapılanma ile kurumsal yapının güçlendirilmesi istikrarlı büyümek için doğru ve hızlı kararlar verebilen bir oluşumun inşa edilmekte olduğu açıklandı.
Franchisingle ilgili talepler ve hedefler arasında olabilirlik anlamında ihtiyatlı davranıldığı, krizin etkilerinin daha da azalmasıyla birlikte bu hedeflerin üzerine çıkılmasının mümkün olacağı bildiriliyor. Mantı Keyfi “Dünyanın EN küçük, elit, sağlıklı ve hızlı Cafe&Restaurant zinciri” 10 ile 40 m2’lik alanlara kurabiliyor.. Küçük alanlarda daha az ve vasıfsız personel ile faaliyet gösterilebiliyor. Ürünlerin raf ömrünün 6 ay olması ve emsal firmalarla nitelik açısından farklılık oluşturması tercih nedeni oluyor. Bu ve benzer pek çok neden iş yapmak isteyen girişimcilerin iş hayatına ilk kez Mantı Keyfi ile başlamasına neden oluyor
http://www.mantikeyfi.com
http://www.yakupaksoy.blogspot.com
