5 Haziran 2009 Cuma

PARAN YOKSA SUS, KONUŞMA!.

Parası olan konuşuyor, olmayan ise dinliyor..
“Paran kadar konuş” diye bir söz vardır.Yaşadığımız iletişim çağında Serbest Pazar Ekonomisinin kuralları da çalışınca parası olan konuştukça konuşuyor.. “Para parayı çeker” sözünün gereği de yaşanınca parası olanlar durmadan konuşuyor. Konuştukça para kazanıyor, kazandıkça konuşuyor. Konuşanların “haklı-haksız”, “iyi-kötü”, “güzel-çirkin” kriterlerinden daha çok “para kazanma=konuşma trendi”ni uygulamayı tercih ediyorlar. Çoğu kez parası olmayan “haklılar=suskun”; parası olan “haksızlar=baskın” karakterleri ile günlük yaşantımızın her anında içimizde yanımızda “rahatsız edici boyutta=çoğalıyorlar”.. Mahallemizden başlayarak bu çember ilçemizde, ilimizde, ülkemizin her özel-kamu kademesinde kendini gösteriyor..”Özgürlük ve demokrasi” söylemleri ve bayramları yaşanırken “parası olan=parayla mevki-makam sahibi” olan “zümrenin kutlamaları” ile “bir başka orantısız güç eylemleri” yapılıyor.

Yurdum insanı “parası olan kesim”in daha çok kazanması için “gereksiz gündem”lerle meşgul ediliyor.
TV programlarına baktığımızda bir bakıyorsunuz ki “bin bir çeşit popstar” yarışmaları görüyoruz. “Popstar” yarışmaları bitiyor arkasından “yemekteyiz”ler başlıyor. “televole”nin her çeşidi her “ekonomik-sosyal kesim” için hazırlanıyor.. Yurdumun gündemini yıllarca “başörtü-türban” işgal ediyor.. Cumhurbaşkanlığı seçimi için yıllar harcanıyor.. Demirden dağları delip geçtiğimiz “Ergenekon” bu amaca hizmet eden “bir kelime” oluyor bir anda. Politika ve her türlü medyada işlenilen konular “parası olan bir zümre”nin isteği ile o zümre ve çevresine fayda sağlıyor.. Gazete okuyan, TV seyreden “parası olmayan büyük bir kesim” günlük yaşantısı esnasında farkında olmadan bu amaca hizmet etmek zorunda kalıyor. “Parası olmayan kesim” zamanını ve parasını, “parası olan kesim”in daha çok “kazanması=konuşması” için tüketiyor..

Girişimci-Özel sektör kendi işiyle meşgul olurken direkt ve dolaylı yollarla parası olanları daha çok zengin ediyor
Bütün bu olumsuzluklara rağmen “nasıl oluyor da oluyor” ki kaynaklarımız tükenmiyor, isyanlar, sosyal afetler facialar oluşmuyor?. Kaynaklarımız son zerresine kadar tüketilirken bir taraftan da “ bilgi, sevgi, sabır dolu yürekler” çalışıyor, üretiyor, vergi veriyor. İdarenin, ekonominin, pazar şartlarının bütün zorluklarına rağmen “üretim=değer yaratma” tüm hızıyla devam ediyor. Bir taraftan iş veriliyor diğer taraftan aş veriliyor. Bu faaliyeti yapan girişimci-özel sektör vergi, ssk, elektrik ve benzer “vergi üreten” temel harcamaları tüketiyor. İcralarla, ihtarlarla, kriz ve iflaslarla boğuşarak çalışıyor; parası olanlara daha çok kaynak yaratıyor. Esas üretken kesim işini=sorumluluklarını bir tarafa bırakıp “politika=yönetim” konusunda etkin olma zamanını ve lüksünü kendisine sunamıyor.

Halka hizmet amaçlı olan “politik makamlar” birde bakıyorsunuz ki ülkeye, partiye değil kişi ve gruplara hizmet eden “dükkan” gibi çalıştırılıyor.
Haklı ve doğru sözü olanlar iktidar olmadıkça bu film hep tekrarlanacak gibi görünüyor.. Milletvekili, belediye başkanı ve hatta muhtar olmak için bu “işi kurmak için gerekli finansal yapıya sahip olmak” ve kaybetmeyi de göze alarak “para harcamak” lazım.. Eğer bu para “memleket sevdası” için harcanmamış ise harcanan bu meblağı tekrar yerine koymak için “maaş geliri” yeterli olmayacaktır. Halka hizmet amaçlı olan “politik makamlar” birde bakıyorsunuz ki ülkeye, partiye değil kişi ve gruplara hizmet eden “dükkan” gibi çalıştırılıyor. Herkes olup-biten her şeyin farkında aslında.. Kahvede, berberde, sokakta, her yerde bu konular anlatılıyor ve normal karşılanır hale geliyor. Adeta “çok çalışıyor=çok yiyor” durumu legal bir faaliyet gibi algılanıyor.

“Bilgi, sevgi, sabır” dolu yürekler “para kazanmalı” ki memleket kalkınsın..
Ülkeyi yönetmek ve söz sahibi olmak için para kazanmak gerekiyor. “Paran kadar konuş” diye bir gerçek var ise yurdumun “Bilgi, sevgi, sabır” dolu yürekleri “para kazanmalı” ki memleket kalkınsın..Legal bir şekilde para kazanıp “para parayı çeker” sözünün gereği ile sermayemizi artırmalıyız. Siyasal gruplaşma ve çatışmaları bir yana bırakıp aynı duygu ve düşünceleri hisseden insan ve gruplar kendi kulvarlarında bu amaca hizmet etmelidir. Yürüyüş yaparak, imza toplayarak, e-mail göndererek “parası olan=iktidar olan=çok konuşan” bu kesimden bir “hak ve imtiyaz” alamayacağımızı bilmeliyiz. Oyunu kuralına göre oynamak lazım.. İş ve aş bekleyen yurdum insanına çare olmak için daha çok çalışmalı daha çok para kazanmalıyız. Kazandığımız parayı iktidar olmak; “evimi, işimi, ülkemi seviyorum” fikriyle çalışmak için kullanmalıyız..
“Paran yoksa sus, konuşma!.” diyenlere inat; çok çalışmalıyız, çok para kazanmalı, paramız kadar çok konuşmalıyız..

Yakup Aksoy
Mantı Keyfi
Kurucu Ortak

http://www.mantikeyfi.com
http://www.yakupaksoy.blogspot.com